• Çin’in yükselişiyle birlikte Dünya üzerinde bulunan bütün bölgelerde de doğru orantılı bir şekilde etkisi ve politikaları büyümeye başladı.
• Soğuk savaş yıllarında Mao’nun başta olduğu yıllarda daha çok bölgesel olaylara müdahil olabilen ve dönemin iki tane Süper gücünden ötürü diğer bölgelerde politika üretme fırsatı bulamayan Çin özellikle Deng Xiapoing ile birlikte yaşanan dönüşüm sonrası birçok bölgede varlık gösterme temellerini atabildi.Özellikle ekonomik ve pragmatik anlamda politikalar geliştirdi.
• Soğuk savaşın bitmesiyle birlikte ve Çin’in ekonomik ve sanayi anlamındaki görkemli gelişimi ve bundan dolayı da artan yakıt ihtiyacı Çin’in tekrardan bölgeye olan bakışını derinleştirdi.Özellikle Körfez ülkeleri ve petrol sahibi diğer ülkelerle birlikte bu konu üzerinden bir politika geliştirmeye ve yatırımlar yapmaya başladı.Bu durum aynı zamanda Çin için nakil yollarının ve transit hatların güvenliğinin de dikkate alınmasını gerektirdi.Tüm bu tarihi süreç sonucunda Çin ortaya koyduğu devasa projesi olan Bir kuşak Bir yol projesi ile birlikte dünya üzerindeki diğer bölgelere olduğu kadar Ortadoğu’ya da önemli bir alan oluşturdu ve bölge ülkeleri üzerinde yatırımların ve kredilerin artışına izin verildi.
• Tüm bu anlatılanlara rağmen Çin ve Ortadoğu arasındaki ilişki aralarında bulunan istikrarlı sürece rağmen oldukça büyük bir etki ve niteliksel yapılar oluşturmamaktadır.Bölge ülkeleriyle aralarında tarihi sıkıntıların bulunmaması Çin’e pozitif bir geri dönüş yaratırken,özellikle bölgedeki ABD gerçeği,Çin’in geride kalmasına sebep olmaktadır.Ancak bu durum özellikle ABD’nin Asya’ya odaklanması süreci sonrasında değişme potansiyeline sahiptir.
• Sonuç olarak Çin,Ortadoğu bölgesine genel olarak ekonomik ve pragmatist politikalar çerçevesinde yaklaşmakta bunun devamında ise bölgesel nüfuzunu özellikle diplomatik yollar üzerinden genişletmek istemektedir.Özellikle Tayvan gibi konularda diplomatik destek bulmak Çin için önemli bir parametredir.
Comentarios